11.06.2023
Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent
GÜNEY HİNDİSTAN SEYAHATİ; MUMBAİ (BOMBAY)
Mayıs ayından beri arkadaşlarım Aydan ve Ayşe hanımla kasım ayında bir tur şirketi ile gideceğim Güney Hindistan turunun heyecanını yaşıyorum. İlk defa Hindistan'a gideceğim. Acaba nasıl bir ülke, insanları nasıl, bütün bu düşünceler nerdeyse beni gidip gitmeme konusunda tereddüte sevk etti. Aslında bütün sıkıntım güvenlik yönünden bir risk var mı yok mu? Kendimi grupla gidiyorsun, bu turlar yıllardır düzenleniyor endişelenecek bir şey yok diye teskin etmeye çalışıyorum. Hindistan'a yazar Rudyard Kipling'in şehri Mumbai (Bombay)'den giriş yapacağız.Mumbai; Hindistan’ın batısında Salsette adası üzerinde kurulmuş Hindistan’ın en büyük şehri, aynı zamanda Dünya'ya açılan kapısı.
2017 Ekim ayında vize işlemleri için müracaat ettik. Hindistan bütün pasaportlara vize uyguluyor. İstanbul'da Hindistan Başkonsolosluğundan randevu alıp başvurunuzu yapıyorsunuz. Şartlar tıpkı İngiltere vizesi şartlarına benziyor ama sonuçta alabiliyorsunuz.
Nihayet 2017 yılı kasım ayında bir akşam saat 20:35 de THY uçağı ile Hindistan’a gitmek üzere yola çıktık. Güzel bir uçak seyahatinden sonra yerel saat ile 5.00 de Maharaştra Eyaletinin başkenti eski adı ile Bombay yeni adı ile Mumbai’ye indik.
Hava aydınlanmaya başlamıştı. Hava alanında sıkı bir güvenlik kontrolünden geçip havaalanı dışında bekleyen otobüsümüze bindik. Doğrusu bu kadar sıkı bir kontrolden geçeceğimizi ummamıştım.
Otobüsümüzle, her iki tarafın da tropik ağaçların yer aldığı yoldan şehrin merkezine doğru giderken şu anda gecekonduların yer aldığı bir bölgeden geçiyoruz. Mumbai 13 milyon nüfusu ile büyük bir şehir. Geçtiğimiz gecekondu mahallelerindeki pislik ve inanılmaz yoksulluk dikkat çekiyor. Mumbai dünyanın en büyük üçüncü gecekondu mahallesine sahip. Brezilya daki dünyanın en tehlikeli gecekondu mahallesi Favelaları hatırlatıyor. Hem Hindistan, hem de Brezilya daki bu mahallere girmek çok tehlikeli. Sadece uzaktan bakabiliyorsunuz. Mumbai'nin kuzey Hindistan'a göre daha temiz olduğu çünkü tropik örtünün kısmen pisliği kapattığı söyleniyor ama maalesef pislik örtülecek gibi değil.
Biraz daha ilerde sokak da toplu halde yatan evsizleri görüyorsunuz. Burası Mumbai 'nin varoşları, gecekondular ile lüks gökdelenler yan yana, sokaklarda köpekler, kuşlar çöp yığınları içinde rızıklarını arıyorlar. İnekler etrafta salına salına dolaşıyorlar. İşte bu gecekondu ortamı bana bizde ki eski Roman mahallelerini hatırlattı.
Şu anda bir pazar yerinden geçiyoruz. Pazarda renk renk envai çeşit çiçek, meyve, sebze satılıyor. İlk defa gördüğüm sebze, meyveler var. Tek tanıdığım karnabahardı.
Biraz ilerde ise bir çamaşırhane dikkatimizi çekiyor. Dünya'nın en büyük açık hava çamaşırhanesi Dhobi Ghat 1890 yılında yapılmış. Yol seviyesinden biraz aşağıda kalan çamaşırhaneyi dışarıdan gördük. Çamaşırlar tamamen elde yıkanıyor, kurutuluyor, ütülenip müşteriye teslim ediliyor. Çamaşırlar elde yıkandığına göre acaba kullandıkları ütü kömür ütüsü mü bilmiyorum.
Bu 140 yıllık çamaşırhane, Mumbaili oyuncu Aamir Khan’ın başrol oynadığı Dhobi Ghat (Mumbai Günlükleri) ismi ile 2010 yılı yapımı bir Bollywood filmine konu olmuş.
Yolda Müslüman olduğunu tahmin ettiğim kişilere rastladım. Kadınlar başlarını sıkıca örtmüş, erkekler de takkeliydi. Müslüman kadınlardan farklı olarak Hindu kadınlar aslında biraz da dekolte sayılabilecek, sari denilen Hindistan ın mahalli kıyafetlerini giyiyorlar. Hindistan’da görünüş olarak Hindu ve Hristiyan kadın arasında bir fark yok. Alınlarındaki işaret ise hem Hindu, hem de Hıristiyan her ikisinde de var.
Bir de dikkatimi çeken bütün ortamın pisliğine rağmen insanların üstleri temiz ve ütülü, özellikle de okul çocuklarının formaları tertemiz. Bembeyaz gömlekleri ile hemen göze çarpıyorlar.
Hindistan'da şehirlerin % 70 i Hindu, % 12 si Müslüman iken Mumbai'de diğer bir dini grupta Zerdüştler. Müslümanlar ölülerini gömer, Hindular yakarken, Zerdüştler Sessizlik kulelerine ölülerini akbaba gibi leş yiyen kuşların yemeleri için bırakıyorlar.
İşte bu Sessizlik kuleleri Asma Bahçelerin alt kısmında. Bir su deposu üzerine inşa edilmiş Mumbai nin Asma Bahçeleri denilen bu 138 yıllık bahçede tropik iklime uygun çok sayıda ağaç ve çiçek bulunuyor.
7 ada üzerine kurulmuş Mumbai'nin güney kısmı körfeze bakıyor. Bu kısım şehrin daha zengin kısmı. Yüksek binalar bu bölgede yer alıyor.
Buraya güzel körfez anlamına gelen Bom Bahia diyen Portekizlilerden sonra İngilizler bu ismi Bombay olarak söylemeye başlamışlar. Bu isim uzun süre kullanıldıktan sonra 1995 den sonra şehrin adı Mumbai olmuş. Şehir Bollywood denilen Hint Sinemasının da merkezi.
Rehberimiz Hindistan konusunda bizi bilgilendirmeye devam ediyor. Hindistan'ın bütününde ve Mumbai'de spor olarak en çok kabul gören İngilizlerden kalma Kriket sporu. Aslında sadece kriket Hindistan'da değil Pakistan'da, Afganistan'da da oynanan bir spor yani İngiltere'nin zamanında sömürgesi olmuş bütün ülkelerde, tıpkı İngiltere'deki gibi hala otomobillerin direksiyonunun sağda olması gibi empoze etmiş.
Şimdi Mumbai'nin önemli bir yapısındayız. Tam deniz kenarında hatta denizin içinde izlenimi veren meşhur Hindistan geçidi. Yapı 1911 tarihinde İngiltere kralı V.George ve Kraliçe Mary'nin Mumbai'ye gelişi anısına yapılmış.
Anıtın temelleri 1920 de atılmış 1924 te de tamamlanmış. İngiltere'nin önemli sömürge çalışanlarının Hindistan'a giriş noktası olan sembol anıt Hindistan'ın bağımsızlığını kazandığı 1948 yılında ise İngiliz sömürge birliklerinin Hindistan'ı terk ettiği nokta olmuş.
Hemen yakınında 1903 yılında yapılmış mimari tarzı ile dikkat çeken Taj Mahal otel yer alıyor. 2008 yılında bu otele bir baskın yapılmış. Çıkan çatışmada 170 kişi ölürken baskına katılan 10 militandan 9 u öldürülmüştü.
Deniz kenarından yürümeye devam ediyoruz. Körfez kıyısındaki binalar İngilizler den kalma. İngiliz koloni tarzı yapılmış binalar.
Tam şimdi karşımızda 2004 yılında Unesco Dünya listesine giren Victoria (Chhatrapati Shivaji) istasyonu bütün ihtişamıyla duruyor. Gotik mimari tarzının en güzel örneklerinden biri olan yapıya 1878 yılında başlanmış yapımı tam 10 yıl sürmüş. Günümüzde bu istasyonu 3 milyon kişi kullanıyor. Hindistan şu anda, Bombay'ı Mumbai yaptığı gibi, Victoria adınıda Chhatrapati Shivaji yaparak sanki sömürgecilik günlerinin etkisinden sıyrılıp kendini bulmaya çalışıyor.
Hemen Karşısında Municipal Corporation Building yani Belediye Binası yer alıyor.Bina 1893 yılında yapılmış.
Yürüyüşe devam ederken buranın meşhur pazarlarından Crawford pazarına geldik. İlk dikkatimizi çeken öncelikle de bizim ön tarafta gördüğümüz çoğu şimdiye kadar görmediğimiz isimlerini bilmediğimiz çeşitli meyve, sebze, baharatlar yanında aklınıza ne gelirse her şeyin satıldığı bir pazar. Yalnız ortam çok pisti, ben şimdiye kadar böyle pis bir yer görmedim. Böyle düşünmeme sebep tezgahlar arasında dolaşan fare ve buna insanların tepkisizliğiydi. Anladığım kadarıyla bizim için pis olan onlar için normal yani pis değil. Aslında pis olmayı seviyor gibiler.
Şu anda Mahatma Gandi nin 1917-1934 yılları arasında kaldığı evdeyiz. İlk girişte Gandi nin bir büstü yer alıyor. Müze ev, fotoğraflar ve ona ait eşyalardan oluşuyor.
Biraz ilerisinde önceden hastane olarak kullanılan şimdi Hindistan'a ait sanat eserlerinin sergilendiği bir müzeyi de dolaştıktan sonra zannedersem 2008 deki otel baskınından dolayı olacak kaldığımız Hyatt oteline çok sıkı kontrolden geçtikten sonra girebildik. Yemeğimizi otelde yedik. Yemekler bize hitap eden şekilde olmadığından seçim yaparken bayağı bir zorlandım. Yemekler acı ve çok baharatlı. Aldığım yemeği de su içerek yiyebildim.
Bugün Mumbai’de 2. günümüz. Şu an da Unesco tarafından korumaya alınan Mumbai limanındaki Umman denizi manzaralı Elephant (Fil) Mağaralarına gidiyoruz. Bu mağaralar aynı isimli adada bulunmakta ve 7 adet. Mağaralar da çok sayıda heykel ve duvar resmi yer almakta. Hindular tarafından tapınak olarak yapılan bu mağaralar zamanında Portekizliler tarafından tahrip edilmiş. Bu mağaralara gitmek için Hindistan geçidi Zafer takının yanından geçip motora bindik. 1 saatlik bir yolculuktan sonra fil adasına geldik. Tapınağa gitmek için motordan indiğimiz yerde üstü açık bir trene bindik. 5 dakikalık bir yolculuk yaptıktan sonra indik. İndiğimiz yerde hemen yakınımıza gelen küçük sevimli maymunlar bizi karşıladı. Bu ada 10000 maymuna ev sahipliği yapıyormuş. Rehberimiz hemen uyardı maymunlara fazla yaklaşmayın ısırırlarsa kuduz aşısı olmak zorunda kalırsınız. Onun için içimizden onları sevmek gelse de uzak durmak zorunda kaldık.
En çok dikkatimizi çeken etrafta çok sayıda cılız, zayıf köpeklerin çokluğuydu. Evet bu hayvanlar etrafta çok sayıda ama bakan yok adeta kaderlerine terk edilmişler.
100 basamaklı sağlı sollu alışveriş stantlarının olduğu yoldan kan ter içinde çıkıp Hindular için kutsal olan tapınağa ulaştık. Bazıları o sıcakta o merdivenleri çıkmamak için bana ters geldiği şekliyle insanların omuzunda taşıdığı tahtırevanlar içinde yukarı çıktı. Mağaranın içine girdik. Mağaranın içinde bizden başka duvara oyulmuş heykeller önünde ibadet eden Hindular da vardı.
Sonra mağarayı terk edip geldiğimiz yolu takip ederek Mumbai’ye geri döndük. Öğle yemeğini yemek için bir restauranta gittik. İlk olarak bezelye ve mısırlı çorba içtikten sonra ana yemek olarak yanında pilavlı, ananas ve mayonez soslu balık kızartmasını yemeği tercih ettim. Yemek güzeldi hele ki üzerine aldığımız tereyağlı sos da kızartılmış peynir. Tatlı olarak tercih ettiğimiz karamel soslu dondurma da çok lezzetliydi.
Yemekten sonra şal, sari, bluz satan dükkanların bulunduğu bölgeye gittik. Ben bir şey almadım ama gruptaki arkadaşlar bir şeyler aldılar. Hindistan da bir şey alırken mutlaka pazarlık yapmak gerekiyor. Mesela 100 rupilik bir ürünü 50 rupiye kadar indirebiliyorsunuz.
Alışverişten sonra otobüsümüzle otelimize döndük.
Her yer de olan değişik bir koku dikkatimi çekti. Hintli bir kızın bileğime taktığı çiçekten sonra bunun yasemin çiçeği kokusu olduğunu anladım. Hindistan da bu koku yaygın olarak kullanılıyor.
Bugün Kerala eyaletinde bir şehir olan Kochi'ye gitmek üzere Mumbai'ye veda ediyoruz.
