10.05.2024
Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent
Ermenilerin Sarıkamış’a kadar geldikleri haberi alınınca, Eyüp Paşa ve Bekir bey sayesinde Sarıkamış’a gelen Ermeniler Kars’a doğru kaçarlar. Bu arada Rusya’da iç savaş şiddetlenmiş Bolşevikler ve Menşevikler arasında kanlı çatışmalar başlamıştı. Beyaz Rusların temsilcisi olan Vrangel ordusu Kırım’a gelir. Oraya gelen insanların ellerini inceleyip elleri sert ve nasırlı ise işçi sınıfındandır, Bolşevik deyip başını uçuruyorlardı. Bunlar ayrıldığında da ise Bolşevikler elleri yumuşak olanlara burjuvazi deyip bu defa onlar başlarını uçuruyorlardı.
Vrangel’in ordusu, Kırım sahile toplanan zenginleri ve Çar hükümetine hizmet edenleri gemilere doldurup İstanbul’a yolladılar. Kırım sahillerinde öylesine bir açlık ve yokluk vardı ki insanlar kedi, köpek yediklerini hatta yazarımızın değişiyle küçük, insan evlatları bile kesip yenilmişti. Kızıllar sonunda Rusya’nın her tarafına hakim olarak kendi hükümetlerini kurdular.
Amerika’daki Ermeniler Büyük Ermenistan’ın kurulması için bütün güçleri ile çalışıyorlardı. Bunun için 60 kişilik bir Amerikan heyeti General Harburd’un idaresinde Mersin’e çıkıp Anadolu’da karış karış gezdikten sonra en son Erzurum’a gelirler. Erzurum da heyet çocukların ellerinde taşıdığı Wilson prensiplerinin 12.maddesinin yazıldığı pankartlarla karşılanırlar.
Osmanlı İmparatorluğu'nu ilgilendiren bu 12.madde de nüfus çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu bölgelerde Türk egemenliğini güvence altına alırken diğer ulusların güvenlikleri ve özerk olarak gelişimlerinin sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
General Harburd’un yanında Vanlı Manuk adında bir tercüman vardı. Bu tercümanın hareketlerinden şüphelenen Yazarımız yanına İngilizce bilen Edip beyi alarak General’in yanına gelir. Dünya’ya adalet dağıttığını ilan eden Amerika’nın temsilcisi General’e, Wilson prensiplerini hatırlatarak bu prensiplere uygun olarak hükümetlerini kurduklarını ifade ederken Ermenilerin yaptıkları katliamlarla ilgili bir de bir rapor sunar. Bu raporu alan General bu raporları Amerika’da neşredeceğini söyler.
Rapor Wilson’a sunulur. Raporda Harburd Büyük Ermenistan’ı gezdim, fakat içinde bir Ermeni görmedim demiştir.
Aslında Ermenilerin yaptığı mezalimlerle ilgili raporu ise gazeteler de yayınlanmaya bir bakıma mecbur kalmıştı. Çünkü Erzurum Valisi, Generali bizzat Ermenilerin Türkleri yaktığı hala yanık cesetlerin bulunduğu yere götürmüştür.
1919 yılına geldiğinde Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde isyanlar başlamıştı. Bunlardan biride Aralık 1919 da Erzurum’un güneyinde Kazım Karabekir Paşa’nın bastırdığı Şeyh Eşref isyanıydı. İsyan eden Şeyh Eşref öldürülür.
Aras boyunda, Iğdır’da, Bardız da, Göled de Ermenilerle savaş devam ederken Londra da yapılan bir mitingde mağlup devletlerin evlatları ailelerinin yanında yaşıyorken galip olan bizlerin evlatları neden Kafkasya da, Rusya da diye sorgulamaya başlarlar. Evlatlarımızı istiyoruz diye ısrarda bulunurlar.
İngiliz hükümeti sonunda ısrarlara dayanamayıp kuvvetlerinin Kafkasya’dan çekilmesine karar verir. Sadece İngiliz dışişleri bakanının kardeşi Erzurum da kalır. Israrla Ermenilerin doğudan gelmesini bekler ama onlar Sarıkamış’ı geçemezler.
Bir müddet sonra 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihinde Erzurum Kongresinin yapılmasına karar verilir. Yazarımız da kongreye delege olarak kabul edilir. Kongre toplandığı günün akşamı Mustafa Kemal Paşa, Yazarımızla görüşmek ister. Görüşme sırasında Damat Ferit Paşa’dan Erzurum valisine bir telgraf geldiğini telgrafta Fahrettin Erdoğan’ın tutuklanarak 24 saat içinde Trabzon da bulunan İngiliz torpidosuna teslim edilmesi istenmekteydi. Bu telgraf üzerine Gazi Paşa İngilizler buradan hiç kimseyi alamazlar ama sen ve arkadaşların aramızda görünmeyin çünkü İngilizler çalışmalarımıza mani olurlar. Siz Azerbaycan’la aramızdaki haberleşmeyi sağlayınız der.
Kongre sonunda tamamlanıp onlar Sivas’a doğru yola çıkarken yazarımızda cephede çalışmalarına devam eder. Bu arada Ermeniler hala Erzurum’a girmenin yollarını ararken bir yandanda Kars ve Sarıkamış da katliamlara devam etmektedirler.
İngilizler Kars’tan çekildikten hemen sonra Amerika da yaşayan Ermeniler, başlarındaki idarecileri Albay Revana bölgeye 100 kişilik bir kafile gelir. 12000 yetim Ermeni çocuğu toplayıp korumaya alırlar. Amaç bir şekilde Ermenileri yine Kars’a sokmaktı ve bunu başarırlar. Kars ve Sarıkamış köylerine yerleşen her gün bir köye saldırıyorlar, hayvanlarını, yiyeceklerini, eşyalarını alıyorlardı. Halk ovalardan, dağlardan kaçarak Erzurum’a geliyordu.
1919 yılına geldiğinde Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde isyanlar başlamıştı. Bunlardan biride Aralık 1919 da Erzurum’un güneyinde Kazım Karabekir Paşa’nın bastırdığı Şeyh Eşref isyanıydı. İsyan eden Şeyh Eşref öldürülür.
23 Nisan 1920 de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır.
Kazım Karabekir Paşa Kars, Ardahan, Batum’u yürüyüşe geçmek için hazırlıklara başlar. Yarı seferberlik ilan edilir. Savaş devam ederken Horum da Kazım Karabekir Paşa karargahın da bir gece taarruz hazırlığı yaparken Mustafa Kemal Paşa dan bir telgraf alır. Telgrafta Moskova’dan aldığımız telgraf üzerine Kars-Ardahan-Batum meselesini sulhen halledeceğiz, ordular hareket etmesin diye bir emir alınca huduttan askerlerimiz Horun düzüne doğru geri çekilirler.
Bu sırada Ankara’da kurulan TBMM ne Türkiye’nin her tarafına bildiri gönderilerek milletvekili seçilerek Ankara’ya gönderilmesi istenirken İngilizler ise İstanbul’da Meclis-i Mebusanı basarak dağıtırlar, tutuklanan üyeler Malta’ya gönderilirken, kaçabilenler ise Ankara’ya TBMM’ye gelirler.
10 Ağustos 1920 de Sevr anlaşması imzalanıp Türkler adeta İç Anadolu’ya hapsedilir. İmzalanan anlaşma ile yeni Damat Ferit Paşa hükümeti kurulur.
Ermeniler, Sarıkamış’da ki köylerden yerli Türk halkını çıkarıp Ermenileri yerleştirirler. Tekrar göç başlayınca Türkler Pasinlerin köylerine yerleştirilmeye çalışılır. Ermenilerin elindeki bölgelerde zulüm varken Gürcülerin işgali altındaki bölgelerde yani Ardahan, Ahıska ve diğer yerlerde zulüm yoktu.
İngilizlerin Batum da tutuklu bulundurdukları Nuri Paşa Batumlu gençler tarafından kaçırılıp Erzurum’a getirildikten sonra Azerbaycan’a gönderilirken Şeyh Şamil’in torunu da Dağıstan’a gönderilir. Amaç her tarafta Türk illerini kurtarmaktır.
Zulüm yapan Ermenilere karşı Kazım Karabekir Paşa sert olarak çıkışınca zulmü biraz azaltırlar.
Bu arada Rusya da idareyi ele alan Bolşevikler Türkistan daha sonra da Kafkasya ve Azerbaycan üzerine yürüdüler. Azerbaycan üzerine yürümelerinin sebebi Rusya da yakıt kalmaması, altınla petrol istemelerine rağmen Bakü deki yönetimin yakıt vermemesi. Yakıtı alamayan Rusya Bakü’ye işgal edince Azerbaycan’ın ileri gelen zenginleri servetlerini bırakarak Türkiye’ye geçtiler. Bir tek Bakü de milyoner Tağıyov kalır. Tağıyov’a yardımseverliğinin hürmetine evinizde kalabilirsiniz ama oturduğunuz evden bir tek çöp dışarı çıkaramazsınız denilerek müsaade edilir. Tağıyov evinde bulunan bütün mücevher ve altınları bir bavula koyup Bakü’yü terk ederek Balajar’da ki yazlık sarayına gider. Önüne bir sivil komünist çıkar arabasını durdurup bavulunu açar ve içindekileri görünce bunlar nedir diye sorar. Tağıyov bunlar benim, bana ait demesine rağmen evinde hapse alınır. Bir süre sonra hastalanıp vefat eder.
Bolşeviklerin Azerbaycan’a yürüyüşü sırasında Nuri Paşa, tümeni ile teslim olmayıp savaşarak İran’a geçer. İran yolu ile Doğu Beyazıt üzerinden Horasan’a gelirler. Bolşevikler Bakü meselesini hallettikten sonra Gence üzerine yürüdüler. Gence de ki yerli kuvvetlerle çarpışıp 20000 Genceliyi katlettiler.
Ordumuz Kazım Karabekir Paşa ve Halit Paşa komutanlığında çok çetin savaşlardan sonra 29 Eylül 1920 de Sarıkamış’ın kurtarılmasının ardından Ermeniler yakıp yıkarak, katliam yaparak Kars’a doğru kaçmaya başladılar.
Sarıkamış’ın düşmandan geri alındığı haberini 29 Eylül 1920 de alan ailem ikamet ettikleri Konya’dan hemen yola çıkarlar. Yolda ise 30 Ekim 1920 de Kars’ın alınması ailemi çok mutlu eder. Niğde Kayseri Sivas Erzincan üzerinden nihayet Hasankale ye ulaşırlar. Bu arada Ermeni çetelerden kurtarılan yerlerde taş taş üstünde kalmamış, tam anlamıyla her yer yıkılmış insanlar perişan haldeymiş. Bütün yol boyunca bu olumsuzlukları gören Zekiye ninem yine de Hasankale de evlerini sağlam bulacağına dair bir ümit taşıyor, evinin yıkıntısı ile karşılaşabileceğini aklına dahi getirmek istemiyordu. Evlerinin bulunduğu yeri güçlükle bulurlar. Mahalleyi, sokağı tanımakta güçlük çekerler.
Taş taş üstünde kalmamış, evin yerinde yeller esiyordu. Yorgunluktan bitmiş vaziyette aylardır yolda olan ailem için bu durum tam bir hayal kırıklığıdır. Yolda gelirken Kars’ın düşmandan kurtarıldığına dair haber aldıklarını birbirlerine hatırlatırlar. Burada diğer evlerin durumunun da kendi evlerinden pek farkı olmadığını düşünerek Kars a gitmeye karar verirler. Aileyi hemen toparlayıp Kars’a doğru yola çıkarlar.
Tam bu sırada Kars İç Kale de bulunan Ermeni bayrağı indirilmiş, kaleye Türk bayrağı dikilmişti. Bu durumu gören Ermeni erler arasında panik başlamıştı. Mirmanov’un alayı Gümrü’ye doğru kaçmaya başlarken Ermeni komutan Mazmanov ise tabancasını çekerek kaçan Ermeni askerlerini durduramayınca kendi başına sıkmış.
Kars’a girildikten sonra Kazım Karabekir Paşa, Rüştü Paşa aracılığıyla Yazarımıza Kars’a vali olarak atandığı haberini verir. Tarih 1 Kasım 1920dir.
Halit Paşa, Kars hapishanesine gelip Ermenilerin hapse tıktığı Türk mahkumları dışarı çıkartıp yakalanan Ermenileri hapse atar.
Anadolu’ya göç eden muhacirler Kars’ın alındığını duyunca tıpkı benim ailem gibi günlerce gece gündüz gittikleri o yolları geri dönüşe geçtiler. Kars sokakları insandan geçilmiyordu. Kars’ta 30000 kadar Ermeni kalmıştı.
Kazım Karabekir Paşa ise kurmay heyeti ile karargahını Kars’a getirip vilayet konağına yerleşmişti.
2 Aralık 1920 de imzalanan Gümrü anlaşması ile alınan Kars’ın, 30 Ekim 1921 de de imzalanan Kars anlaşmasıyla da sınırları çizilir.
Kars’ın alınmasını Halit Paşa kendisine mal edince Kazım Karabekir Paşa Kars’ı yalnız Halit Bey almadı, Osman Nuri Koptagel, Miralay Şükrü beyler Ermeni kuvvetlerini cepheden geri çekerken Halit bey de aldığı emir üzerine Kars’a arkadan gelmiştir Yani bu fetih de bütün komutanların emeği vardır diye hemen duruma açıklık getirmiş.
Kars’ta toplanan kuvvetlerimiz Gümrü üzerine yürüyünce Ermeniler paniğe kapılır. Ellerindeki esirleri bırakırlar. Buna karşılık bizimkiler de ellerinde bulunan üç Ermeni tüccar rehineyi bırakılırlar. Halit Bey sonuçta Gümrü’yü alır.
Bir hafta sonra da Kazım Karabekir Paşa Gümrü’ye giderek dağlık alanda bulunan Ermeni kuvvetleri dağıtır ve o bölgeye yerleşir.
Yazarımız Fahrettin Erdoğan ise Kars valisi olarak nahiye müdürlerini tayin ettikten sonra Emniyet Müdürü, Jandarma komutanı görevlerine başlarlar.
Göçmenler için kurulan beş kişilik komisyon şehirdeki göçmenleri kendi köylerine, köyleri yananları da terk edilen Ermeni ve Rum köylerine yerleştirir. Kars da bulunan büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan müteşekkil 20000 Ermeni, Gümrü’ye gönderilir.
O sırada Ardahan ve Artvin henüz kurtarılmamıştı.
Sırasıyla 23 Şubat 1921 de Gürcü birliklerinin Ardahan’dan çıkması ile Yüzbaşı Osman Bey’in komutasındaki Türk birliklerinin şehre girmesi Ardahan’ın kurtuluşuna vesile oldu. 15 gün sonra da 7 Mart 1921 yılında Artvin anavatana katıldı.
Bu sırada Malta da esir bulunan Türkler için bir çalışma başladı. İngilizler uzun uğraşıların sonunda Erzurum da tutuklu bulunan İngiliz Hariciye vekilinin kardeşi Albay Ravlinson’a karşılık 65 Türk esirini bırakmayı kabul ettiler ama takasın nasıl yapılacağı konusunda İngilizlerle problem yaşanır. İngilizler esirleri Trabzon limanına getirip önce Albay’ın serbest bırakılmasını ister. Bizim tarafta ise şöyle bir söylenti yayılır. İngilizler ya Albay’ı alıp Türk esirleri bırakmadan tekrar Malta’ya giderlerse. Amerikan konsolosluğu bunun doğru olmadığını söyleyerek bütün esirleri sahile çıkarır. Onlarda anında ortadan kaybolurlar. Mustafa Kemal Paşa olaya el koyarak Albay’ı bütün Türk esirleri bırakılmadan geri vermeyeceklerini söyleyince İngilizler bütün esirleri bırakırken Türklerde ellerindeki bütün İngiliz tutsakları bıraktılar. Bütün esirler salimen yurda döndüler.
Dönenlerden Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İbrahim bey Kars Belediye Başkanı seçilir. Kars da milletvekili seçimi yapılır ve Yazarımız Fahrettin Bey Kars milletvekili olarak Ankara’ya gider.
Sovyet Rusya ile imzalanan Moskova anlaşmasına göre Batum verilip karşılığında Iğdır ve Tuzluca alınır. Ermenilerden kaçıp Azerbaycan’a sığınan Karslılar, Mustafa Uğurlu amcada dahil üç vagon dolusu olarak aileleri ile beraber Kars’a geri dönerler.
Bu sırada Bakü de Doğu Halkları Kurultay’ı toplanır. Kongreye Türkistan, Hindistan, İran ve Türkiye den delegeler katılır. Enver Paşa’nın kurultaya katılacağı haberi alınınca halk Enver Paşa’yı görmek için kongreyi terk ederler. Rus ordusunda çalışıp kongreye gelen komünist Türk subayları Enver Paşa’yı vurmak isterler, Devrimci Zinovyev mani olur. Türk milletinin Enver Paşa’ya muhabbeti komünist Türk Subaylarının hoşuna gitmez, Enver Paşa’yı ortadan kaldırmak isterler. Bu durumu anlayan Enver Paşa kaçıp Fergana dağlarında Ruslarla savaşan Genç Türklerden oluşan bir gruba katılır. Türkistanlılar bu topluluğa Baskıncılar adını veriyorlardı. Enver Paşa gruptaki gücünü artırmak için Afgan Hanı Emanullah Han’dan yardım ister ve bu yardımı alır. Bolşevikler Cemal Paşa’yı Emanullah Han’a gönderip Enver Paşa’ya yardımı kesmesini istediler ama Emanullah Han bu isteği kabul etmez. Bunun üzerine Cemal Paşa Tiflis’e gelir. Geliş amacı Enver Paşa’yı yaptığı yanlış dan döndürmektir. Bolşeviklerle aramızın yeniden bozulmasına engel olmak için öncelikle Bolşeviklerden bir mektup alıp, Mustafa Kemal Paşa’ya götürmek ister. Bolşevikler Cemal Paşadan şüphelenerek Tiflis’te Türk Konsolosluğuna gelirken emir subayları ile beraber öldürürler. Kaldığı oteldeki evraklarına el koyup, parasını da alırlar. Türk Konsolosluğu Cenazeler tabutlara koyup Kars’a gönderirler. Karslılar tabutları şehirde gezdirdikten sonra Erzurum’a gönderip orada defin işlemlerini tamamladılar.
Cemal Paşayı öldüren Bolşevikler 80000 kişilik kuvvetle Enver Paşa’nın üzerine saldırdılar. Sonuna kadar direnen Enver Paşa 50 kişilik kuvvetle kalır. Ruslar etrafını kuşatıp çember içine alırlar. Sonunun yaklaştığını anlayan Enver Paşa tabancasını eline alıp aralarına daldı. 10 -12 kadar öldürdükten sonra aldığı kurşun yaraları ile yere yığılır ve gözlerini bu dünyaya kapar. Ruslar Paşa’nın elbiselerini soyup evraklarını aldıktan sonra Türkler hayatını kaybettiği yere onu defnederler. Enver Paşa bir maceraperest ya da bir hayalperest midir? Kimse gerçek niyetini bilmemektedir.
Yazarımız kitabına devam etmektedir. TBMM çalışmaları için Ankara’dadır. Doğuda biten savaşlar Batıda devam etmektedir.
Kars tekrar Türklerindir. Kars’ın bir Türk şehri olduğu gerçeğini hiçbir kuvvet değiştiremeyecektir.
Kitapta beni etkileyen cümlelerden biride Fahrettin Erdoğan’ın kitabı bitirdiği son cümledir.
Kayın validesi Melek Hanım;
Urus (babaannem de Rus’a Urus derdi) külün savrulsun; deyip kargış (beddua edip) damadı Fahrettin Erdoğan’ın Urusların elinden kurtulması için duada bulunur.
Beni derinden etkileyen bu kitabı okumak ve özeti ile okuyacak olanlara yol göstermeği kendime vazife edindim.
Mutlaka okunması ve feyz alınması gereken bu kitabı şiddetle okurlara tavsiye ediyorum.v
