Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent
banner
banner
banner
HOŞ GELDİNİZ!

Yazar, Seyyah Leyla Kent, Leyla Kent

Aşağı Kaydır
Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent
Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent
Kitap Yazarı
  • Email:
    kentleyla@yahoo.com
  • Adres:
    İstanbul / Maltepe

25.10.2024

Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent

Şeyh Ahmet’in I.İntifada söyledikleri çok önemli. Mealen;

 Davamıza duyarlılık işgal bertaraf edinceye, vatanımızı özgürleştirmek şeklindeki hedefimize ulaşıncaya kadar devam edecektir. Durmayacağız, geri adım atmayacağız. Sürekli ilerleyeceğiz, asla arkamıza bakmayacağız. Herkes kendini ve hayatını buna göre konumlandırmalıdır.

I.İntifada da yaşanan olaylar 1989 yılında bu hareketin öncüsü Şeyh Ahmet Yasin’in İşgal Kuvvetleri tarafından tutuklanmasına yol açar.

Zaman, zaman İntifadanın liderliği konusunda FKÖ ile Hamas arasında sürtüşmeler olsa da İntifada 1993 yılına kadar devam eder. İşgalciler, direnişçileri ve ailelerini en ağır şekilde cezalandırırlar.

Bu yıllar içinde binlerce kişi tutuklanır öyle ki hapishaneler yetersiz kalır. Sonun da tutukladıkları bu insanlar için Nakab çölünde büyük bir hapishane yaparlar. Yazar kitabında adeta Amerika’nın Guantanamo hapishanesi gibi her türlü işkencenin merkezi olan bu hapishanenin insanlık dışı şartlarını en ince ayrıntısına kadar anlatmaktadır. İşgalci ve işbirlikçiler direnişçileri bir şekilde tutuklayıp hapishanelere tıkmak için yazarın deyimiyle habbeyi kubbe yapmak konusunda bütün şeytanlıklarını sergiliyorlardı.

Tam bu dönemde yani 2 Ağustos 1990 da Irak, Kuveyt’i işgal eder. Amerika ve Batı, Irak’a karşı Kuveyt de yığınak yapmaya başlar. İntifada eylemleri azalır. Filistin bir beklenti içine girer. O beklentide Saddam Hüseyin’in söz verdiği gibi İsrail’i haritadan yok etme beklentisidir. Bu beklenti ile Filistinliler gözlerini gökyüzüne çevirmiş büyük bir özlemle Saddam’ın füzelerini bekliyorlardı. İsrail de ilk defa sirenler çalıp insanlar gaz maskeleri ile sığınaklara girince Filistinliler ‘’Sevgili Saddam vur Tel Aviv’i vur’’ diye sloganlar atmaya başlarlar. Tel Aviv’in vurulması yıllarca ezilmiş şiddet görmüş Filistin halkını mutlu edecekti ama vuruşu hiçbir sonuç vermemişti. Filistin halkında bu durum büyük bir hayal kırıklığı yarattı ama bu kısa sürdü tekrar İntifada hareketleri hız hazandı.

Bir müddet sonra 1992 de İsrail Hamas’a karşı büyük bir tutuklama harekatı başlattı. 415 kişiyi tutukladılar. Tutukluları otobüslere bindirerek Lübnan sınırından geçirdiler. Merc el Zuhur’a getirdiler. Bu mahkumların arasında sonradan Hamas’ın liderliğinde yapacak olan mücahit şehit İsmail Heniye de bulunuyordu. Otobüslerden indirip ileriye doğru gitmelerini aksi halde ateş edeceklerini söylediler. Tutuklular bir yere gitmeyeceklerini söyleyip yağmur altında beklemeye başladılar. Lübnan halkının maddi manevi büyük desteğini gördüler. Hamas’ın İran ile ilk teması burada gerçekleşti. Sonunda sürgüne gönderilenler bir yıl içinde Filistin’e geri dönmeyi başardılar.

Yine 1993 yılında uzun zamandır Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasında Oslo da görüşmeler olduğundan bahsedilmeye başlanır. Filistin Kurtuluş örgütünü desteklemeyenler bu duruma şiddetli tepki gösterir. Nasıl böyle bir görüşme yapılabilir. Onlarla böyle bir görüşme yapmak İsrail’in varlığını, işgal ettiği Filistin toprakları üzerinde var olma hakkını kabul etmek demektir. Filistin Kurtuluş Örgütünün bunu yapmaya hakkı yoktu. İntifada ile sayısız eylemler yapmışlar, şehitler vermişlerdi. Bunlar boşuna mıydı? Hamas aslında Filistin Kurtuluş Örgütünün Batı Şeria ve Gazze de Filistin devleti kurulması karşılığında, Filistin’in tarihi topraklarının % 80’nini İsrail’e bırakmayı kabul edemiyordu. İsrail gaspçı bir devlettir, haritadan silinmesi gerekir düşüncesindeyken FKÖ ise Filistin de daha fazla insan ölmemesi adına bir şekilde İsrail ile anlaşma yapmak taraftarıydı.

Sonuç olarak 13 Eylül 1993 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin arasında anlaşma imzalanır. Anlaşmayla taraflar arasında yıllardır süren savaşın sonlandırması önce geçici bir Filistin yönetimi kurulması, sonra da 1999 yılında bağımsız Filistin Devleti kurulması hedeflenmiştir. Birinci anlaşmadan sonra 28 Eylül 1995 te 2.cisi imzalanır.

Ne yazık ki verilen sözlerin hiçbiri yerine getirilmedi. İsrail daha çok yerleşimciyi Doğu Kudüs ve Batı Şeria’ya yerleştirdi. Filistin Kurtuluş Örgütünün anlaşmayı şiddetle savunmasına mukabil Hamas ise hiçbir zaman bu anlaşmaya sıcak bakmadı. Bu durum El Fetih ile Hamas arasındaki gerilimin gittikçe derinleşmesine yol açtı.

25 Şubat 1994 tarihinde Filistin’in El Halil kentinde, Hz. İbrahim ve eşi Sare’den başka Hz. Yakup, Hz. İshak, Hz. Yusuf ve eşlerinin de mezarları olan İbrahim camiin de vahşi bir katliam gerçekleşir.

Bu katliamı sabah namazı vakti, Baruch Goldstein isimli Yahudi asıllı ABD’li bir yerleşimci yaptı. Namaz kılan Filistinliler üzerine ateş açarak 29 kişinin ölümüne sebep oldu. Katliamcı ise kaçamadan öldürüldü. Caminin içinde gerçekleştirilen bu katliamdan sonra İsrail askerleri de, caminin ve hastanenin dışında hatta mezarlıkta bir katliam daha yaptılar. Saldırıda içerden daha fazla dışardakiler öldürüldü. Kapatılan camii daha sonra yeniden açıldığında yarıdan fazla yer Yahudilere ayrılmıştı. İsrail askerlerinin giriş çıkışı denetlediği camii zaman zaman Yahudi yerleşimcilerin baskınına uğramaktadır.

2008 yılı Ocak ayında Kudüs’e yaptığımız turda bu camiyi de ziyaret etmiştik. Cami de içeriye giriş kontrollerini silahlı İsrail askerleri yapıyordu. Silahların üzerimize çevrildiği aramada üstümüz de ve çantalarımız da ayna aramıştılar. İçeriye girdiğimiz de caminin hocası bizi karşıladı. Çok üzgün bir ses ve ifadeyle aradan 16 sene geçmesine rağmen adeta o sabahı tekrar yaşayarak anlatmıştı. Caminin küçük bir kısmı cami olarak kullanılıyorken daha büyük olan tarafı ise Yahudilerin ibadet yeri olarak kullanılıyordu.

Tarihler 4 Kasım 1995’i gösterirken Oslo anlaşmasıyla aslında kendilerinin işgal ettikleri toprakları kendilerininmiş gibi düşünüp Filistinlilere terk edildiğine inan fanatik Yahudi Yigal Amir Başbakan İzak Rabin’e cezalandırmak için tabancasını ateşledi. Ağır yaralanan İzak Rabin hemen hastaneye götürüldü ama ameliyat sırasında kan kaybından öldü.

Copyright www.leylakent.com her hakkı saklıdır.
photo
Bize Yazabilirsiniz
* Lütfen boş alan bırakmayın.