Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent
banner
banner
banner
HOŞ GELDİNİZ!

Yazar, Seyyah Leyla Kent, Leyla Kent

Aşağı Kaydır
Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent
Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent
Kitap Yazarı
  • Email:
    kentleyla@yahoo.com
  • Adres:
    İstanbul / Maltepe

25.10.2024

Leyla KENT. Yazar, Seyyah Leyla Kent

1897 yılında İsviçre’nin Basel kentin de I.Siyonist kongresi ile Osmanlı toprağı olan Filistin de bir Yahudi devleti kurulması için resmen karar alınır.Teodor Herzl II. Abdülhamit Han’a Osmanlı borçlarını ödeme karşılığında Filistin’in Yahudilere verilmesi talebinde bulunur. II. Abdülhamit Han bu teklifi ret eder ama 1917 yılında İngiliz taarruzu ile Filistin’den çekilmek zorunda kalır. Yine aynı yıl Balfour anlaşmasıyla bölge de Yahudi Devleti kurulacağı Dünya kamuoyuna ilan edilir. 1917-1922 arasında Filistin de askeri bir yönetim kurulur. Milletler Cemiyeti’nin de onaylamasıyla 1922 yılında Filistin de İngiliz Manda dönemi ile birlikte Filistin’e planlı Yahudi göçü başlamış oldu.

29 Kasım 1947 de ise BM planı ile ayrı ayrı Yahudi ve Filistin devleti kurulması önerildi. Manda 1948 yılında sona ererken Filistinliler ve Yahudiler arasında günümüze kadar devam eden çatışmalar ve saldırılara sebep oldu. Çatışmalarla Yahudiler bu coğrafyaya yayılırken Filistinliler katliamlarla yok edilmeye, vatansız kalmaya mahkum oldular. Savaşın sonunda Yahudiler, Filistin topraklarının %78’ini gasp ettiler. Geri kalan % 22'lik kısım ise Mısır ve Ürdün idaresi altına girdi.

1967 de ki 6 gün savaşlarından sonra İsrail’in Batı Şeria (Doğu Kudüs dahil) ve Gazze’yi işgal etmesinden sonra uluslararası toplum, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngören 242 ve 338 sayılı Güvenlik Konseyi kararlarını uygulanması gerektiğini defalarca söylemesine rağmen hukuk tanımaz İsrail hiçbir şekilde dinlemedi.

1970 Eylül ayında ise Kral Hüseyin’in idaresindeki Ürdün de tarihe Kara Eylül diye geçecek bir olay yaşanır. Ürdün’e sürülen Filistinliler ve Filistin Kurtuluş Örgütünün Ürdün de etkinliğini artırması ve işgal altındaki topraklara Ürdün topraklarından hareket ederek saldırı yapılması Kral Hüseyin’i rahatsız etmeğe başlar. Kral Hüseyin Filistinlilere karşı bir harekat başlatıp en az 8000 kişinin ölümüne sebep olur. 1971 yılında olaylar sona erdiğinde Filistin Kurtuluş Örgütü merkezini Amman dan Beyrut’a taşır. Ürdün her zaman alternatif Filistin devleti olarak görülmesine rağmen Ürdün kurulduğundan beri bağımsız Filistin devletinin kurulmasını kendi rejimine karşı bir tehlike görmüştür. Ürdün’ün aynı zamanda Filistinlinin de devleti olduğu ileri sürülerek aslında sizin başka bir Filistin devleti kurmanıza gerek yok denilmiş. Bu da Filistin meselesinin sürüncemede kalmasına sebep olmuştur. Ürdün'ün Filistin’dir tezini destekleyenler ve İsrail; Gazze ve Batı Şeria da yaşayan Filistinlilerinde Ürdün’e gitmesi gerektiğini savunmaktaydılar. Buradan çıkan sonuç; O zaman Ürdün Filistin ise Ürdün’ün başındaki Haşimi sülalesi de gitmeli, yönetim Filistinliler geçmeli ama bu Ürdün’ün hiç istemediği bir durumdu.

Kitapta bu konu ile ilgimi dikkati çeken şey, yazar 1970 yaşanan bu olaylarda binlerce kişinin hayatını kaybetmesine rağmen kesinlikle Kral Hüseyin’i suçlamıyor. Belki de Ürdün de yaşayan, Ürdün’ün kabul ettiği 2.5 milyon Filistinliye ülkesinde barındırması hatırına Ürdün’e bir şey söylemek istemiyor, bilemiyorum.

Filistinliler, Ürdün de bir mülteci olarak sanki ikinci sınıf bir vatandaş gibi yaşamalarına karşı iyi niyetli bir yaklaşım sergiliyorlar. Onlara göre Ürdün vatandaşları ile aynı haklara sahip olanlar Filistin de devlet kurma isteğinden çok uzaklar. Halbuki özellikle de kamplarda yaşayanlar burada yani Ürdün de geçici olarak bulunduklarını bir gün mutlaka Filistin’e döneceklerinin mücadelesini vermektedirler.

Tam bu sırada Filistinlilerin büyük bir kısmının Arap milletinin lideri olarak gördüğü Mısır Devlet Başkanı Abdülnasır’ın Eylül 1970 de hayatını kaybetmesi ona çok ümit bağlamış Filistinlileri de çok üzer. Büyük bir cenaze töreninden sonra yerine Enver Sedat geçer.

6 Ekim 1973 de Mısır ve Suriye’nin İsrail’e saldırdığı haberi gelir. Savaş Sina ve Golan tepeleri için yapılır. Gazze de Filistinliler bu saldırıya büyük bir umut bağlarlar. Bu sefer belki bağımsızlığa giden yol açılmış olacaktı. Mısır ordusu sadece biraz ilerleme kaydedip Süveyş kanalını geçerek Bar Lev hattını yerle bir etmişti. Mısır’ın elde ettiği ufak bir başarı dahi Gazze de kamplarda yaşayanları inanılmaz mutlu etmişti ama yine de İsrail savaşı kazanmıştı.

Bunun üzerine Arap Devletleri Suudi Arabistan kralı Faysal’ın önderliğinde, ABD ye yönelik petrol ambargosu uygulamaya başladılar. Ambargo Ekim 1973 den, Mart 1974 e kadar sürdü.

Yazar kitapta Hamas’ın temeli olan İhvan Hareketi içinde özel bir bölüm ayırmış. Mısırlı Hukukçu Hasan Benna tarafından temeli atılan İhvan Hareketi (Müslüman Kardeşler) 1924 de Türkiye de Hilafetin kaldırılmasıyla 1928 de Mısır da kurulmuştur. 1931 yılında Hasan Benna o sırada İngiliz Mandasının hakimiyetin de bulunan Filistin’le temasa geçip Filistin Müftüsüne bir mektup gönderdi. Harekete katılmalarını istedi. 1935 de mücahit İzzettin El Kassam’a bir heyet gönderdi. Mısır genelinde de bir kampanya başlatıp Filistin davası için hem maddi, hem de gönüllü desteğinde bulundu.

1954-1970 arasında Abdülnasır’ın Arap milliyetçiliği siyaseti ile İhvan Hareketi akamete uğrar.

İhvanın Filistin şubesi 1945 de Kudüs de açılır. 1950 lerin sonunda yönetimsel olarak Filistin Batı Şeria ve Gazze diye ikiye ayrılınca Filistin İhvanı’nın asıl merkezi Gazze olur. Batı Şeria ise Filistin Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) çalışma merkezi olur. FKÖ nün başkanlığını uzun süre Yaser Arafat yapar. FKÖ, 1967 yılına kadar bürokratik yapı altında siyasi yönü ağır basan bir mücadele örgütü iken Yaser Arafat’ın başa geçmesiyle bürokratik yapısı ağır basan yapıdan silahlı direniş yönü ağır basan, sol hareketleri ve seküler milliyetçi grupları bir araya toplayan bir yapıya dönüşür. Zamanında Siyonizm’e ve Arap işbirlikçi rejimlere karşı büyük mücadele veren Filistin solunun temsilcisi George Habaş’ın 1967 de kurduğu Marksist-Leninist çizgideki Filistin Halk Kurtuluş Ordusu günümüzde marjinal hale gelmiştir. Merkezi Şam’dadır. Zaman içinde yerini El Fetih ve Halk Cephesi almıştır.

Birbirinden farklı düşünce yapılarına sahip olan bu örgütlerin bir tek amacı vardı. İşgal altındaki Filistin topraklarını işgalci İsrail’den kurtararak bağımsız Filistin Devletini kurmak. Özellikle ilk kıble Mescidi Aksa gibi bir dava için, bütün örgütler insanlardan çok daha fazla fedakarlık, davayı daha fazla sahiplenme bekliyorlardı. Fakat, El Halil de İsrail işgalinden sonra azınlıkta olsa bir kısım halkın, işgalci Yahudilerle, güvenlikleri için, iyi geçinme istekleri diğer Filistinlilerin çok canını sıkıyordu.

Gazze şeridine gelirsek, Gazze 41 km uzunluğunda 10 km genişliğinde bu dar alanda 2 milyon insan yaşamaktadır. Dünyanın en fazla nüfus yoğunluğuna sahip bölgesidir. Nüfusun % 70ini çatışmalardan kaçıp bu topraklara sığınan aslında bu toprakların gerçek sahibi mülteciler oluşturuyor. Mülteciler kamplarda yaşıyor. Kamplar da mahallelerden oluşuyor. Bu yoğunluk halkı rahatsız etse de bu kampları bırakmak başka bir yere gitmek istemiyorlar. Çünkü İsrail’in istediği aslında bu kampları ortadan kaldırarak mülteci sorununu bitirmek. Filistin de mülteci sorunu yok diyebilmek. Filistinliler ise bunu dedirtmemek için sonuna kadar İsrail’le mücadeleye devam etmeye hazırlar.

1978 yılında Abdülnasır’ın ölümünden sonra işbaşına gelen Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın İsrail’le barış görüşmelerine hazırız demesi Gazze de tam bir hayal kırıklığı yarattı. 17 Eylül 1978 de imzalanan Camp David anlaşması ile de Filistinliler dahil Arap aleminin büyük bir kısmında travmaya sebep oldu. Filistinliler bu duruma tepki gösterdi diye Mısır, Filistin ile ilişkilerini asgariye indirdi.

Camp David anlaşmasıyla sözde Filistin’e özerklik verilecekti. Özerkliğe geçiş dönemi 5 yıl olacaktı. Bu dönem de İslamcıların faaliyetleri arttı. Osmanlı geleneğine uygun hayır kurumları açılmasına izin verildi.

O tarihlerde Batı Şeria da Yahudi yerleşiminde belirgin bir artış vardı. Ortam gerginleşirken işgalcilere karşı taş ve molotofkokteyli atma eylemleri her yerde kendini gösteriyordu.

Tarihler 16 Eylül 1982 gösterirken, İsrail’in desteklediği 1975 den beri iç savaş yaşayan Lübnan da aşırı sağcı Hristiyan Falanjistler Beyrut’un güneyindeki Sabra ve Şatilla kamplarındaki mültecilere karşı bir katliam düzenlerler. Arial Şaron komutasındaki İsrail ordusu, bu korkunç katliamda Falanjistlere yardım ederken 2000 Filistinlinin akıl almaz işkencelerle öldürülmesine sebep olurlar.

1980’ler de Şeyh Ahmet Yasin liderliğinde özellikle Gazze de İslami hareket geniş bir taraftar kitlesine ulaşmaya başlar. 1983 yılında Şeyh Ahmet Yasin’in İsrail tarafından tutuklanmış ve 1985 te mahkum takası vasıtasıyla serbest bırakılmıştı. Böylece İslami hareketin ön plana geçmesi ile Filistin’in tek temsilcisi olarak görülen FKÖ’ye Filistin Halk Cephesinden sonra büyük bir desteğe sahip bir rakip gelmiş oldu.

1987 yılıydı. İşgal kuvvetleri Gazze hapishanesinden kaçan iki genci öldürmüştü. Haber üniversiteye ulaşınca gösteriler başlar, öğrenciler askerlerle çatışırlar. Gösteriler Gazze şeridinin her tarafına yayılır. Her yer canımız kanımız sana feda olsun ey Filistin sloganlarıyla inler.

Yine 1987 yılının sonlarına doğru Aralık ayında Filistinli işçileri taşıyan bir otobüs Gazze’ye doğru yol alıyordu. Karşı şeritte de bir işgalcinin kullandığı bir tır ilerliyordu. İşçileri taşıyan otobüse yaklaşınca direksiyonu otobüsün üstüne kırar. Birkaç işçi ölmüş, bir kaçı da yaralanmıştı. Bu olayı haberi alan Gazze Şeridin de binlerce kişi sokağa çıkar, gösteriler başlar. Sloganlar atılır, tekbirler getirilir. Bu olayların başlamasıyla aynı yıl 14 Aralıkta Filistin tarihinde çok önemli bir yer tutan Hamas, Şeyh Ahmet Yasin tarafından Gazze de kurulmasıyla I.İntifada başlar.

Şeyh Ahmet’in I.İntifada söyledikleri çok önemli. Mealen;

 Davamıza duyarlılık işgal bertaraf edinceye, vatanımızı özgürleştirmek şeklindeki hedefimize ulaşıncaya kadar devam edecektir. Durmayacağız, geri adım atmayacağız. Sürekli ilerleyeceğiz, asla arkamıza bakmayacağız. Herkes kendini ve hayatını buna göre konumlandırmalıdır.

Copyright www.leylakent.com her hakkı saklıdır.
photo
Bize Yazabilirsiniz
* Lütfen boş alan bırakmayın.